KIZIMA İKİ MEKTUP

1.
kansız kız
kılcallarımda sürekli uçuşan
son ver oyununa
ve kuruma mağrur mağrur
büyüyesin diye suladığımda seni
kapat yüzünü yağmurla,
saçlarını taradığımda,
gözünü dudağını boyarım,
sallayarak uyuturum seni, derim eee!
ben senin oyuncak bebeğinim, ha
ben senin yastığınım, ha
ben yokum- haykırıyorsun kara bulut gibi,
evimi sellere boğup, dilini çıkarıp yüzün asıp gidiyorsun
yoksun,
kız,

yoksun,
çünkü yüreğin bonkördü, saf,
ve tüm yılanları bağrıma koydum,
soğukken ısıttım,
besledim bedenimle,
ve artık benden birşey kalmadığında,
tükürdüler boş gölgemin içine,
yaladılar dudakları hoşnut,
gittiler uyumaya sıcak bir köşeye
ateşsiz masama yaslanmış
dilimle gözyaşlarımın tadını deniyorum, asla aynı olmayan,
ölçülerini ve cezirinin miktarını da
sene yağmurludur, kızım, söyle dolu az olsun,
suladığımda büyüyesin,
parmaklarımı batırayım toprağa, köklerini gıdıklayayım çiçeklenesin
gönder bana eski insanları, kızım,
erbap bahçıvan olsunlar ve yumuşatsınlar katı yüreğimi, çatlatan güneşin altında

2.
kızım ben saçlarımı yıkadım, sakinleştim
tırnaklarımı boyadım sevdiğin açık kan kırmızısıyla
şimdi ben bu kadar güzelken
kızım
kuvvet ver bana
beklemek için seni
beklemek için babamızı
ve kanmamak için sudan damatlara
yedi dağın ötesinden, yedi sulardan öte
inşa ettikleri köşklere dair terennüm eden
kilolarca yıldızların bulunduğu
ve altından gezegenler yolladıkları analarımıza
bizi doğurmaları için, aşkın bedeli olarak
korkuyorum kızım çok korkuyorum
geminin dümeni kendiliğinden devrilir diye
ve beyhude sesin görkeminden büyülenmiş
biz çarpalım kayalıklara
ve babamız yetim kalsın
ve ben yetim kalayım

ve sen doğmayasın

No comments:

Post a Comment